AHMET RODOPLU RESMİ WEP SİTESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
AHMET RODOPLU RESMİ WEP SİTESİ

AHMET RODOPLU RESMİ WEP SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 KENDİ İÇİNİ OKU

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 201
Kayıt tarihi : 06/07/09
Yaş : 33

KENDİ İÇİNİ OKU Empty
MesajKonu: KENDİ İÇİNİ OKU   KENDİ İÇİNİ OKU EmptyCuma Tem. 10, 2009 2:19 am

Belki yanılıyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insani bıktırır diye düşünüyorum.

Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence. İyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi. Sanırım, tanrıyı muhteşem kılan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir.

Bernard Show o çok ünlü piyesinin adini Ovidius'tan ödünç almıştı. Ovidius, yaptığı kusursuz bir kadın heykeline asık olan Pygmalion adındaki bir heykeltıraşı anlatıyordu, bir tanrıça bu zavallı heykeltıraşa acıyıp, fildişi heykele hayat vermiş ve bir insan kendi yarattığı bir başka insana dokunabilmişti. Bir asra yaklaşan ömründe hiçbir kadına dokunmamış olan Show ise bir bilim adamının alt tabakadan bir kadını alıp bir hanımefendi yaratmasının hikâyesini yazmıştı. Aralarında yaklaşık bin sekiz yüz yıllık bir zaman farkı bulunan, yaşadıkları dönemin yerleşik değerleriyle anlaşamayan bir sairle bir yazar, insanin kendi istediği gibi, kendine göre bir insan yaratmasıyla ilgilenmişlerdi. İki "uyumsuz" yazar, garip bir içgüdüyle sanki "uyumu" insan tarafından yaratılan bir insanda aramışlardı. Kendin için birisini yaratmak... Bu, herkesin hayalidir biraz. Sorunun, "yaratılmış" olanların çirkinliklerinde, eksikliklerinde, kötülüklerinde olduğuna inanmanın bizi sürüklediği oyuncaklı bir fantezi, "ben yaratsam daha iyisini yaratırdım" iddiası.

Peki, bu güç size bağışlansaydı, "kendin için birini yarat" denseydi ne yapardınız, nasıl birini yaratırdınız? Sanırım, hemen kusursuz birini yaratmak için ise koyulurdunuz. Çok güzel bir kadın ya da çok yakışıklı bir erkek. Gerçekten bu kadar güzel birini ister miydiniz? Hem psikolog hem de yazar olan Irkin Yalom'un, bir kitabında, epeyce galiz bir ifadeyle söyle yazdığını hatırlıyorum: "Her güzel kadının yanında, güzel bir kadını düzmekten bunalmış bir erkek vardır." Binlerce kitap okuduktan, yüzlerce hastayla konuştuktan, insanların ruhsal sorunlarını inceledikten sonra Yalom, güzel bir kadını "düzmenin" sıkıcı ve bunaltıcı olduğu sonucuna varmış ve bunu pek sık rastlanmayan bir ifadeyle dile getirmişti. Doğrusu ben bunu anlatmak için bu kadar çıplak kelimeleri tercih etmezdim ama kusursuz bir güzelliğin bunaltıcı olabildiğine inandığımı söylerdim; kusursuzluğun bir tekdüzeliğe dönüşmesi çok kolaydır çünkü.

Kusurlar bize daima keşfedilecek esrarlı bir alan sağlarlar, sarıldığımız kusurlu bir vücutta yalnızca bize ait, çekiciliği başkaları tarafından fark edilemeyecek, yalnızca bizim tarafımızdan sevilebilecek, benimseyip kendimizden bir parça haline getirebileceğimiz birçok ayrıntı bulabiliriz. Güzel ve kusursuz bir vücut ise, sadece o vücutla övünen sahibinindir ve bize keşfedilecek özel hiçbir şey bırakmaz. Kusursuz bir güzellik bana kalabalıklara açık düzenli bir parkı anımsatır hep, kusurlarda ise bir ormanın loş bir gölgelikle saklanmış esrarengiz cazibesinin bulunduğunu sanırım.

Yarattığınıza bir heykelin kusursuz güzelliğini verdiniz, peki kişiliğini nasıl yapardınız, nasıl bir karakter verirdiniz ona? Herhalde, eksikleri olmasına tahammül edemez, onu her koşulda davranması gerektiği gibi davranan, bilgili, zeki, zarif biri yapardınız. Böylesine mükemmel olmasının onun doğallığını bozabileceğini düşünmez miydiniz? Hiç ağlamayan, hiç kavga etmeyen, biraz önce söylediğinden arsız bir çocuk gülümsemesiyle vazgeçip tersini söylemeyen, resmi bir davetten çıkışta sizi bir kuytuluğa çekip "öpsene beni" demeyen, "bugün ise gitme kırlara gidelim," diye tutturmayan, kıskançlık krizleri geçirmeyen bir kadın ister miydiniz gerçekten? Hiçbir çelişkisi olmayan, düz, akilli, ani çoksulara ya da ani üzüntülere kapılmayan, sizi birdenbire boynunuzdan öpmeyen bir kadınla geçirmek ister miydiniz hayatinizi? Ya da çok akilli, çok kibar, her öneriyi "simdi sırası değil" diye mantıklı bir biçimde cevaplayan, her kaprisinizi hep ayni olgun gülümseyişle karşılayan, öfkelenmeyen, siz manasız bir kavga çıkarmak için iştahla kıvranırken size o kavgayı bağışlamayan, düzeltebileceğiniz, eleştirebileceğiniz hiçbir yani olmayan, hiç tembellik etmeyen, asla annesini özlemiş bir çocuk gibi bakmayan bir erkekle olmak ister miydiniz? Ruhunu nasıl yapardınız? İyi biri olmasını isterdiniz herhalde. Kimse için kötülük düşünmeyen, kıskanmayan, övünmeyen, böbürlenmeyen, şımarıklık etmeyen, şiddet belirtisi göstermeyen, bencillik yapmayan, sizi aldatma ihtimali olmayan, sadık, vefalı, yalan söylemeyen, dürüst, saygılı, sevgi dolu, masum, bir su gibi berrak ve temiz birini mi isterdiniz? İster miydiniz gerçekten? Sizi güven ve huzur içinde yaşatacak birini mi yaratırdınız? Eğer böyle birini istediğinizi, böyle birini yaratacağınızı söylüyorsanız, size, bugüne dek asık olduğunuz insanları bir düşünmenizi, önerebilirim.

Aşık olduklarınızdan kaçı masumdu, kaçının aldatmayacağından emindiniz, kaçı tam anlamıyla dürüsttü, kaçı bencil değildi, kaçı başkalarına bakmıyordu, kaçının yanında huzur kadar huzursuzluk da hissetmediniz? Belki yanılıyorum ama ben, insanlara "kendin için birini yarat" dediklerinde, en güzeli, en kusursuzu, en iyiyi, en mükemmeli yaratmak isteyeceklerinden endişeleniyorum, böyle bir kusursuzluk ve mükemmeliyet, gecesi olmayan bir gündüz gibi sürekli aydınlığıyla insani bıktırır diye düşünüyorum.

Kötülüğü olmayan bir iyilik sıkıcıdır bence. İyiliği olmayan bir kötülüğün sıkıcı olması gibi. Sanırım, tanrıyı muhteşem kılan, onun iyilik ve kötülük arasında tarafsız kalması, iyiliği yarattığı gibi kötülüğü de, kusursuzluğu yaratabildiği gibi kusuru da yaratabilmesidir. Bizim "kusursuzluk ve iyilik" düşkünlüğümüz yoktur onda. Eğer Ovidius'un heykeltıraş Pygmalion'a bağışladığı güç bana da bağışlansaydı sanırım, kusursuz biri yerine, sevdiğim kusurlara sahip birini yaratmak isterdim. Bazı kusurları severim çünkü. Birini yarat" dediklerinde bizim hemen en muhteşemin peşine düşmemize karşın yarattığı milyarlarca insanda asla en mükemmele ulaşmayan, hayatin çekiciliğinin bu eksiklikte olduğunu bilen tanrıya tek sitemim de bu olabilir zaten, ben onun yarattığı kusurları severken onun kendi yarattığı kusurlardan şikayetçiymiş gibi durması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ahmetrodoplu.yetkin-forum.com
 
KENDİ İÇİNİ OKU
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» KENDİ TEMANI YAP....Series_60_Theme_Studio_1_2[1].1

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AHMET RODOPLU RESMİ WEP SİTESİ  :: Eylence-Mizah :: Aşk & Sevgi-
Buraya geçin: